Mutluluğa giden yolda, çoğu kendini zevkle dolu bir şeylere sahip olmaya adar, ama daha fazla sahiplendikçe, onları daha fazla arayış ve mülkiyet peşinde koşmaya ya da zevklerin esaretinden kurtulmaya zorlayan ölümcül bir boşluk hissederler. Kendilerine mutluluğa giden yeni bir yol bulmak için.
İnsan ruhu, güdülerin, duyguların ve değerlerin tuhaf bir karışımı olduğu için, mutluluğun sahip olmaktan daha fazlasını vermekten kaynaklandığını ve ruhun gerçek özsaygı duygusunun ve bunu gerçekleştirme yeteneğinin farkında değiller. başarıyı vermek ve elde etmek, ona yalnızca onu deneyimleyenlerin bildiği yüksek bir mutluluk ve memnuniyet yükü verir. Böyle bir tatmini nasıl sağlayabiliriz?!
Mutluluğa susamış kimseler, hiçbir maddi hazzın dolduramayacağı bir içsel boşluktan muzdarip oldukları için, bu boşluğu doldurmak için farklı haz türlerini denerler ve vermenin, deneyimlenmeye değer zengin bir haz türü olduğunu düşünmezler. O'nun yarattığı ve susamış ruhlarına bahşettiği mutluluğun anlamını ancak bu zengin deneyimi yaşama fırsatını kendilerine vermiş olanlar yaşayabilirler.
Hayırseverlerin yüzündeki sevinç, hayırı hakkedenlerin yüzündeki sevinçten daha az değildir, ancak genellikle yardımın muhtaçların yüzlerinde, kameraların arkasındaki neşeli yüzler ve kalplerde, uzaklarda verdiği mutluluğun etkisini görürüz.
Cenab-ı Hakk'ın insanlar üzerindeki adaletinden, vermenin çeşitlerini aralarında bölmesi, psikolojik ve maddi ihtiyaçlarımızı karşılayanları kendi aramızda bölüşmüştü ki insanlar birbirlerine muhtaç kalsınlar ve iyiyilikte değiş tokuş yapsınlar. Kendi aralarında sadaka verirler, öyle sanma ki, malında cömert olan kimse, fakirin ve yetimin sahip olduğu şeye muhtaç olmadığını, malında olanı onunla paylaşmadıkça, yetimin ve ihtiyaç sahibin icindeki huzura kendiside kavuşamaz, rızanın ve huzurun nimetinden kendiside muhtaçtır. Onun ellerindeki iyilik ve bereket onarla paylaştıkça kendiside o huzuru tatmin eder.
دار السلام لكفالة ورعاية الأيتام Selam Center
